13 Haziran 2012 Çarşamba

SİNGAPUR - KOMODO ADASI - BALİ ADASI (ENDONEZYA)



                                  


 

































07.08.2009
Dubai aktarmalı olarak Singapur’a indikten hemen sonra Merlion’a gidip orada hatıra fotoğrafı çektiriyoruz. Hava çok fazla rutubetliydi. Sabahın çok erken saatleri bile olsa(7,5-8 gibi) yürürken çok fazla terliyorduk. Oradan Clark Quay’e yürüyerek gittik. Çoğu yer kapalıydı. Buradan Sim Lim elektronik çarşısına gidip gezdik ama fazla ucuz bir şey bulamadık. Bir tane polaroid filtreyi yaklaşık 25 TL ye aldık. Daha sonra China town a gidip, oralarda dolaştık. Jumbo karides(içi sarımsak dolu) ve vejeteryan pilav yedik.

 Uçuş saatimiz yaklaşınca havalimanına geri döndük. Yaklaşık 5-6 saat Singapur’da dolaşmış olduk. 2,5 saatlik bir uçuşun ardından Bali-Denpasar havaalanındayız. Burada bizi Tunç karşılıyor. Otele bavulları atıp akşam yemeği için deniz kenarındaki Ganesh balık restoranına gidiyoruz. Burada yengeç, karides, kalamar ve red snapper(sinarit cinsi) yiyoruz. Jim Baran sahilindeki bu nefis yemeklere 2 metrelik dalgaların gürültülü sesinin yanında 5 kişilik Balili müzisyenlerin şarkıları ekleniyordu. Yolculuğun tüm yorgunluğu sanki bir anda bali, gitmiş gibiydi. Gece 11-12 gibi Kuta bölgesindeki Maxi otele dönüyoruz. Otel eğlence merkezinin tam ortasında yer alıyor. Etraf disko sesleriyle yıkılıyor ama bizim yorgunluktan bunları duyacak halimiz yok.



09.08.2009
Denpasar’dan Labuan Bajo’ya 8.30 da charter uçuşu yapıyoruz. 1,5 saatlik yolculuğun ardından bizi Komodo adasına götürecek olan teknemiz Pinishi Ambasi’ye biniyoruz. Teknemiz konforlu ve temiz, personel de sempatik ve güleryüzlüler, her konuda yardımcılar. Önce 1 saatlik mesafedeki ilk dalışımızı gerçekleştiriyoruz. Su çok bulanık olduğundan pek kayda değer bir şey göremiyoruz. Zaten bu alıştırma dalışı gibi bir şey oldu. Akşam tekrar Labuan Bajo’ya dönüp ufak tefek alış-veriş yapıyoruz. Bu arada limana kocaman bir gemi yanaşıyor. İçi tıklım tıklım insan dolu, Bali’den gelenleri karşılayanlar da renkli görüntüler sergiliyorlar. Tekrar tekneye binip saat 24 civarı yola koyuluyoruz. 6 saat sürecek bir yolculuğu uyuyarak geçiriyoruz.

10.08.2009
Sabah kalktığımızda Komodo adasına vardığımızı görüyoruz. Tunç çok erken uyanıp kırmızı sahilden geçtiğimizi ve güneşin doğuşunun muhteşem olduğunu söylüyor. Tekneden Zodyak ile uzun ahşap iskeleye çıkıyoruz. Bu arada kameranın pilini unutunca tekrar tekneye gitmem gerekiyor. Adadaki halk Müslüman ve bizi gezdiren rangerın adı Latif. Çat pat İngilizceyle ve birkaç dua ile çok güzel anlaşıyoruz. Adanın içlerine doğru üç yürüyüş parkuru var. Biz medium olanını seçiyoruz. İlk noktada iki adet komodo ejderini görüyoruz. Evlerden birinin yanında toprağın üzerine uzanmış turistlere poz veriyorlar. Bol bol fotoğrafladıktan sonra tura devam ediyoruz. Ada, national park olarak ilan edilmiş ve tüm canlılar koruma altında. Birkaç geyik gördükten sonra, kurumuş bir ağacın tepesinde bebek bir ejder görüyoruz. Yola devam edip tepeye kadar rahat bir yürüyüş yapıyoruz. Yukarıdan manzara çok güzel. Aşağı inişte orta boy bir ejderi bizden kaçarken kovalayıp resmini çekiyoruz. Dönüşe geçmeden önce yerel halktan değişik inci ve ejder heykellerinden alıp, dalış için tekneye dönüyoruz. Merkezin yarım saat açığında Panti merah(pembe sahil) noktasında dalınca enfes çeşitlilikte ve el değmemiş mercanlarla balıklar bizi büyülüyor. Dev barakudadan, kaplumbağaya, balon balığından mürene bir çok canlıyla göz göze gelmek bütün yorgunluğumuza değiyor.

11.08.2009
Batu Balong’ta bir çok resif köpek balığı (white tip) ile karşılaştık. Bunlar gündüzleri dinlenip geceleri avlanan hayvanlar olduklarından bizi pek umursamıyorlar. Diğer çeşitteki balıkların haddi hesabı yok. Canlıların hepsi saklanmak için inanılmaz kamuflaj taktikleri geliştirmişler. Her kayanın üzerinde sayılamayacak kadar canlı var. Daha sonra Orange Groove ile manta cleaning station noktalarında da dalıyoruz.

12.08.2009
Sabah ilk dalışımız olan Gili lawa darat noktasındaki dalış sırasında çok güçlü akıntılar vardı. Aynı zamanda çok da zevkliydi. Mercanlara yakın şekilde akıntıya kendini bırakınca efor sarfetmeden çok uzun mesafeler katetmek mümkündü. Bu dalışta bir çok kambur kafalı papağan balıklarından gördük. İkinci dalışımız Castle Rock’ta oluyor. Burada da akıntılar işimizi kolaylaştırıyor. Anemonlar ve palyaço balıkları, akya sürüleri, ismini bilemediğimiz çok sayıda balık sürüleri içinde kendimizden geçiyoruz. Öğleden sonra Crystal  Rock noktasında yine rengarenk mercanlar ve anemonlar etrafımızı sarıyorlar.

13.08.2009
Bu gün Light house, castle rock ve crystal rock noktalarında birer dalış daha gerçekleştiriyoruz. Crystal rock noktasında büyüleyici kartal vatozu (Eagle ray) ile beraber yüzüyoruz.

14.08.2009
Sebayor kecil ve penga kecil noktalarında son dalışlarımızı yaparak su altına veda ediyoruz. Öğleden sonra daha fazla ejderlerin bulunduğu Rinca adasına gidiyoruz. Burada gerçekten daha çok ve hareketli ejderler var. Harika görüntüler yakalıyoruz. Adanın tepesinden panoramik görüntü alıp, aşağıya inerken makak sürüsüyle karşılaşıyoruz.
Teknedeki son gecemizdeki mangal partimize barbunya pilakisi ve patlıcan kızartma konservelerimiz damgasını vuruyor. 5 gündür yemek yiyemeyen Ceren, konserveleri görünce ağlamak istiyor. Bu arada yemeklerden hiç bahsetmedik. Teknedeki aşçımız çok hünerli. Her gün pirinç, tavuk ve muzun değişik formlarını sunarak, neredeyse 1 yıllık ihtiyacımızı karşılıyor.

15.08.2009
Sabah uçağımız rötar yapıyor, öğleden sonra 5-5.30 gibi Bali’ye varıyoruz. Otelimiz çok güzel. Sanur bölgesindeki Sarı Sanur resort otel, büyük bir bahçenin içinde tek katlı bungalovlardan oluşuyor. Kapı ve pencereler ahşap işlemelerle süslü. Eşyalarımızı odalara bırakıp güzel bir yemek yemek için Tunç bizi The village restauranta götürüyor. Burada kuşkonmaz çorbası ile pizza yiyoruz. Volkan pizzanın görüntüsü çok güzel ama içi için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Yine de teknedeki yemeklerden daha güzel. Bu arada canlı müzik de var. Latin çalınca ısrarlara dayanamayıp kendimizi pistte buluyoruz. Yaptığımız dansı çok beğenen orkestranın solist kızı Mehmet’i dansa kaldırıyor. Çaçanın ardından kolbastıyla dans gecemiz de sona eriyor. Bali sokaklarında ve sahilde turladıktan sonra otele geri dönüyoruz.

16.08.2009
Sabah erkenden kahvaltımızı verandamızda yapıp Bali turumuza başlıyoruz. Önce yerel dans gösterisinin yapıldığı tapınağa gidiyoruz. 1 saatlik gösteri bize yetiyor, daha sonra elephant cave tapınağına gidiyoruz. Buraya girişte şortlulara sarınmaları için örtü veriliyor. Oldukça geniş bir bahçenin ortasında kutsal saydıkları bir havuz ve çeşmenin yanında, mağaranın içinde fil başlı tanrı Ganesh için yapılmış bir tapınak var. Buradan çıkışta pirinç tarlalarından geçerek Kintamani volkanına doğru yol alıyoruz. Bali köylerinin içinden geçerek dağa ulaşıyoruz. Tepedeki volkan ve krater gölü manzarası eşliğinde açık büfe öğlen yemeğimizi yiyoruz. Yemek kokuları çok güzel olduğu için acele ile yemeklerimizi yiyip ahşap el sanatlarının satıldığı Long street’e doğru yola çıkıyoruz. Pirinç tarlalarından geçerken fotoğraf molası veriyoruz. Long street umduğumuz kadar verimli çıkmıyor. Balinin merkezindeki, Ubud bölgesinde yer alan çarşının içinde son alışverişlerimizi yapıp, gelirken olduğu gibi, yine Singapur aktarmalı ve Dubai molalı uçuşumuz için havaalanına gidiyoruz. Yolda uçurtma şenliğinden kalma son uçurtmalara “Slamat Dingal” diyerek gezimizi noktalıyoruz.